Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PİR MUHAMMED'İN HİKAYESİ

Resim
        (alıntıdır)        Timur'un askerleri arasında öfkeli aslanları andıran iki denktaş yiğit vardı. Siret ve suretleri birbirine benzeyen, metanet ve cesarette aralarında pek bir fark bulunmayan bu iki yiğit, er meydanındaki müsabakalarda emsalsiz kahramanlık örnekleri sergilerlerdi ve bir terazinin iki kefesi, birbiriyle yenişemeyen iki at gibiydiler. Bir gün bu yiğitlerden biri, aslan gibi güçlü, çam yarması bir Gürcü'yle karşılaştı; onu öldürüp başını kesti ve Timur'a getirdi. Timur onu övdü ve mertebesini akranlarından daha yüksek tuttu. Bu durum onun diğer denktaşının ağrına gitti ve sanki damarlarından birinin kesilmiş olduğu zannına kapıldı. Öyle bir şey yapmalıydı ki, akranından daha üstün bir mevkiye çıkmalı, onu bastırmalıydı. Bu delikanlının adı Pir Muhammed, lakabı Kamber'di. Kalenin önündeki köprüyü gözlemekten daha iyi bir şey bulamadı. Yaratan'a sığınıp,gerekli silah ve aletleri yüklenerek köprünün bulunduğu mevkie geldi ve bir yere saklanıp

YILAN HİKAYESİ

Resim
(alıntıdır)     Bu iki kardeş ve yılan hikayesini Mesudi'nin Muruc ez-Zeheb adlı eserinde detaylı olarak buluyoruz. Onun anlattığına göre bir defasında Halife Abdülmelik minberden halka şöyle seslendi:    '' Ey Kureyşliler! Bizler ve sizler cahiliye döneminde yolculuğa çıkan 2 kardeşe benzeriz. Bu iki kardeş, bir kayanın altındaki ağacın gölgesinde konaklamışlar. Tam kalkıp gideceklerken kayanın altından ağzında altın bulunan bir yılan çıkıp altını önlerine atmış. ''Bu, mutlaka bir hazineden  geliyor !'' demişler. Üç gün orada beklemişler. Yılan her gün çıkıp onlara bir altın getiriyormuş.         Kardeşlerden biri diğerine, ''Ne zamana kadar bu yılanı bekleyeceğiz?Onu öldürüp, burayı kazalım ve bütün hazineleri alalım, ne dersin?'' demiş. Kardeşi buna karşı çıkmış, ''Belki de onu yok edecek, hazineyi de bulamayacaksın!'' demiş. Ama kardeşi itiraz etmiş ve eline bir balta alarak yılanın çıkmasını beklemiş.     

TİMUR'UN ŞERİF MUHAMMED'E YAPTIKLARI

Resim
(alıntıdır)     Sebzevar'da şuttarlardan Seyyid Muhammed Serbedal adlı şerif bir kimse vardı. Bu adamın çevresindekilerin tamamı eşkiya takımındandı ve kendine Serbedal diyorlardı. Bu Seyyid Muhammed, övülecek faziletlere sahip meşhur biriydi. Timur ben buraya onu görmek için gelmişim; onu mutlaka görmeliyim. Çünkü sahip olduğu ilme ihtiyacım var dedi. Bunun üzerine onu çağırdılar. Seyyid Muhammed huzuruna girince Timur ayağa kalkıp güler yüzle karşılayarak onunla kucaklaştı;izzet ikramda bulunup yanına oturttu. Sohbet sırasında Timur şu mealde sözler söyledi:     '' Seyyid cenapları! Bana Horosan'ı nasıl kurtaracağımı, nasıl ele geçirip, uzak ve yakın bölgelerini nasıl kontrol altında tutacağımı söyler misin? Bu işin üstesinden nasıl gelebilir bu sarp yokuşu nasıl aşabilirim?     Seyyid şu cevabı verdi:     '' Emir cenapları! Ben meteliksiz ve önemsiz bir adamım. Hz.Peygamber'in ailesi nerde, benim gibi fuzuli biri nerde? Her ne kadar bana şer