TÜRK'LERDE AT YETİŞTİRİCİLİĞİNİN TARİHÇESİ


(alıntıdır)
     At tarihte bütün milletler tarafından sevilerek yetiştirilmiştir. Fakat Türklerin at yetiştirmede ve kullanmada daha özel bir yeri vardır. Atı ilk evciltenlerin Orta Asya'daki eski Türk kavimlerinin olduğu bilinmektedir. Eski Türkler atla çok yakından ilgilenmişler onu sevmişler ve benimsemişlerdir. Göçlerle diğer ülkelere de atı götürmüşler, gittikleri ve yerleştikleri her yerde at, yaşamlarında ve savaşlarda en büyük yardımcıları olmuştur.

     At asırlar boyu Türklerin folkloruna, şiirlerine, spor ve oyunlarına girmiştir. At; Türk zenginleri kumandanları, beyleri ve padişahları için daima bir şan ve şeref vesilesi olmuş; bu kişiler her zaman en iyi atları yetiştirerek en iyi atlara sahip olmak istemişlerdir. Ölen atlarına merasim, anıt ve mezar yaptıran kumandan ve padişahlar vardır.

     At yetiştiriciliğinde gelenek haline gelmiş ve pek çoğu bugünkü bilimsel verilere uygun olan yetiştirme ilkeleri Türkler tarafından ortaya konulmuştur. İyi bir atın nasıl olması, beden yapısının ve bölgelerinin hangi özelliklere sahip olması gerektiği ve at bakım ve beslemesi hakkında halk dilinde atasözleri mevcuttur. Örneğin,

Ata dost gibi bakıp, düşman gibi binmelidir.
Atın diş başlısı, yiğidin ağır başlısı.
Attan kalanı öküze dökerler.
Eşkin at yemini kendi artırır.
Boş torba ile at tutulmaz.

     Türkçede bunlara benzer pek çok atasözü ve deyimler vardır. Bunların pek çoğu da, bugünkü bilimsel at yetiştirme bilgisine ve damızlık seçim yöntemlerine uygundur.

kaynak:PROF. DR. ALİ RIZA AKSOY ÖZEL ZOOTEKNİ(AT YETİŞTİRİCİLİĞİ ) DERS NOTLARI


    Türklerde atın yeri şüphesiz çok önemlidir. Daha Türk tarihinin başlarında yani Türkler henüz Orta Asya'ya gelmemişken daha Sibirya  ormanlarında iken atla tanışıyorlar ve onu evcilleştiriyorlar. Oradan atın da vesilesiyle tüm dünyaya yayılıyorlar. 

     Türklerin yaptığı icatlara bakarsanız. Bu icatlar atla ve savaşla ilgilidir. Mesela; pantalonu icat ediyorlar ata daha rahat binebilmek için, üzengiyi icat ediyorlar atı rahat kullanabilmek için, kaftanı ve kalpağı icat ediyorlar. Yine efendim kompozit yay Türk icadıdır. Atın üzerinde rahat bir şekilde ok atabilmek için. Islıklı ok Türk icadıdır. Efendime Söyleyeyim eğri kılıç Türk icadıdır at üzerinde rahat bir kesiş yapabilmek için. Örme zırh yine Türk icadıdır. 

    Adamlar Atla özdeşleşmiş arkadaş! At Türk için her şey demek. Namus demek. Çocuk daha 5-6 yaşında iken koyunun üzerine biniyor. Yerdeki çekirgelere taş atıyor. Daha o yaşında yavrucak ileride yapacağı savaşlara hazırlık olsun diye antrenman yapıyor. Daha sonra çocuk 12 yaşına gelince ona bir tay veriliyor. O tay çocukla beraber büyüyor. Onun üzerine biniyor. Onu yetiştiriyor besliyor. Hah! Şimdi bu ne demek? Efendim şöyle izah edeyim. 
    Türklerin veteriner hekimlik tarihi çok eskilere gider. Türkler at yetiştiriciliğine çok büyük katkıları olmuş bir millettir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TİMUR'UN MEMLUK SULTANI BERKUK'A GÖNDERDİĞİ MEKTUP

METE HAN'IN ÇİN'E MEKTUBU

BİRAZ DA GÜLELİM