TİMUR BİR YERİ ELE GEÇİRDİĞİNDE NE OLURDU?


    TİMUR BİR YERİ ELE GEÇİRDİĞİNDE NE OLURDU? 

  (alıntıdır)
 Ordulardan önce casuslar gönderilir, şehrin önüne gelindiğinde ise teslim olmaları istenirdi. Tabii teslim halinde bile şehir ahalisinin ''nal baba'' veya ''mâl-i aman'' denilen sefer masrafları için bir vergi ödemesi gerekirdi. Mücevherat ve değerli eşya alınır, üretim ve zanaatlara ait eşyalara pek dokunulmaz, böylelikle tarım ve zanaata yönelik üretimi sağlayan aletler zarara uğramadan kalır, ekonomik durum çabucak eski canlılığına kavuşurdu. Bu yüzden de örnek vermek gerekirse Şiraz 2 yıl ara ile, Herat 6 ay ara ile 2 kere ''mâl-i aman'' ödeyebilmişlerdi.

   Şehir ileri gelenleri ile anlaşmaya varılınca değerli eşyanın kaçırılması ve askerlerin şehre girmelerini önlemek için biri hariç, bütün kapılar kapatılır veya örülür, vergi memurları vergi toplama işine girişirlerdi. Ancak görevliler ile ahali arasında küçük bir olay bazen ayaklanmaya dönüşür, bu ise şehrin yağmalanıp, yakılmasına  da yol açabilirdi. Delhi ve Isfahan buna örnek olarak gösterilebilir. Ancak bazen ise, mesela Saray ve Astarhan'da olduğu gibi, ahâli vergisini ödedikleri hâlde, ardından yağmalanmışlardı.

  Şehir baştan teslim olmayıp, direnecek olur ve bunun sonucu ele geçirilirse yağmalama kaçınılmaz olurdu. Herat, Isfahan, Bağdad, Delhi, Halep, Şam ve Sivas ile ilgili olarak, insan kellelerinden minareler yapmaya varıncaya kadar, zafernâmelerde anlatılanlar ortadadır. Öyle anlaşılıyor ki, bütün bu katliamlar ''Timur'un gücünün ne denli büyük ve etkili olduğunu göstermek için başvurulmuş bir gösteri idi.''

kaynak:http://www.ttk.gov.tr/tarihveegitim/timur-sadece-bir-asker-mi-idi/


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TİMUR'UN MEMLUK SULTANI BERKUK'A GÖNDERDİĞİ MEKTUP

METE HAN'IN ÇİN'E MEKTUBU

BİRAZ DA GÜLELİM