EMİR TİMUR


EMİR TİMUR

(alıntıdır)
    Timur, Asya'da bir kasırga gibi esti ve arkasında bütün dünyaca tanınan bir isim bıraktı. Orduları Moskova'dan Delhi'ye, İzmir ve Filistin'den Çin'e kadar giderek bütün o devrin dünyasını titretti. Bütün bu seferler zaman ve mekan tanımaz bir tarzda icra edilmişti. Bazı Avrupalı tarihçiler Makedonyalı İskender ve Napolyon'un seferlerine bakarak onları tarihe en büyük asker ve cihangir olarak göstermeye çalışırlar. Fakat Timur'un seferleri ele alınacak ve km. olarak hesaplanıp kıyaslanacak olursa, İskender ve Napolyon'un bu hususta onunla mukayese edilemeyeceği açıkça görülecektir. 

    Bu seferler ve zaferler sonunda Timur'un şöhreti bütün dünyada hemen yayıldı, asırlarca bir dehşet siması ve efsanevi bir kahraman olarak yaşadı. Pek çok yazar ve sanatkara konu oldu. Evet o göçebe fatihlerin sonuncusudur. Fakat o Rus tarihçisi Barthold'un ifade ettiği gibi sadece ''bir eşkiya çetesi reisi '' veya ele geçirdiği şehirleri yakıp yıkan  insan kellelerinden minareler diktiren bir asker mi idi?

   Kendisini yerleşik ahaliden çok asker unsuruna yakın hisseden Timur, göçebeler tarafından kabul edilmesi mümkün olmayan bir davranışta bulunarak, başkent olmak üzere Semerkand'ı seçmiş ve burada binalar inşa ettirmeye başlamıştı. Halbuki daha önceleri bazı Çağatay hanları yerleşik hayata geçmeye teşebbüs ettiklerinden bunu hayatları ile ödedikleri gibi, Timur da arkadaşı Emir Hüseyin'i Belh'de yerleşmek ve Hinduvan kalesini onartmak istediğinden dolayı amcası Abdullah'ı örnek göstererek yasaya aykırı olduğundan onu bundan alıkoymuştu. Semerkand'ın başkent seçilmesinin ardından Timur burasının imarına çok önem vermiş, ele geçirdiği ülkelerden getirttiği usta ve sanatkarlara Semerkand civarında Dımaşk, Mısır, Şiraz, Sultaniye ve Bağdat adlarını verdiği kasabalar kurdurmuş, şehrin dışında bazıları hanımlar için olmak üzere Dilgüşa, Şimal, Nakş-i Cihan, Çınar, Taht-ı Karaca adlarını taşıyan bahçe ve konaklar inşa ettirmiştir. 

  O ticaretin devlet hazinesi için en büyük gelir kaynağı olduğunun farkında idi. Başkent Semerkand'da pek çok çarşı ve dokuma imalathanesi bulunuyor, şehir özellikle baharat ticaretine merkezlik ediyordu. Clavijo'ya (İspanyol elçisi) göre İskenderiye çarşılarında bile bunların eşini bulmak mümkün değildi. Deşt-i Kıpçak'tan deri, Çin'den ipek, Hoten'den elmas, yakut gibi kıymetli taşlar geliyordu ve yine İspanyol elçisine göre ''Timur, başkentini dünyanın en mükemmel şehri yapmak için, ticareti daima teşvik etmişti.'' İşte bu düşünce iledir ki, 1402 yılında Ankara Savaşı'ndan hemen sonra, Fransa kralına gönderdiği mektupta, karşılıklı olarak tüccarların gelip gitmesini, tüccarlara güçlük çıkarılmamasını, zira dünyanın tüccarlar sayesinde bayındır ve müreffeh bir hal aldığını ifade ediyordu. 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

TİMUR'UN MEMLUK SULTANI BERKUK'A GÖNDERDİĞİ MEKTUP

METE HAN'IN ÇİN'E MEKTUBU

BİRAZ DA GÜLELİM